BeBeKLi NuR SiTeSi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

BeBeKLi NuR SiTeSi

Bir BeBeK KaDaR MaSuM
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
EN SON PAYLAŞILAN KONULAR
Konu Yazan GöndermeTarihi
Cuma Haz. 04, 2010 12:47 am
Ptsi Şub. 02, 2009 2:00 pm
Ptsi Şub. 02, 2009 12:53 pm
Paz Şub. 01, 2009 5:08 pm
Paz Şub. 01, 2009 2:37 pm
C.tesi Ocak 31, 2009 6:46 pm
C.tesi Ocak 31, 2009 6:44 pm
C.tesi Ocak 31, 2009 6:41 pm
C.tesi Ocak 31, 2009 5:38 pm
C.tesi Ocak 31, 2009 11:59 am
Cuma Ocak 30, 2009 1:19 pm
Cuma Ocak 30, 2009 10:47 am
Perş. Ocak 29, 2009 11:39 pm
Perş. Ocak 29, 2009 6:39 pm
Perş. Ocak 29, 2009 5:04 pm
Perş. Ocak 29, 2009 4:59 pm
Perş. Ocak 29, 2009 4:25 pm
Perş. Ocak 29, 2009 12:42 pm
Perş. Ocak 29, 2009 12:36 pm
Perş. Ocak 29, 2009 12:34 pm

 

 Demokratlara Büyük Bir Hakikatı İhtar: (Üç Büyük Zararlı Cereyan)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ToMuRCuK
Admin
Admin
ToMuRCuK


Mesaj Sayısı : 154
Yaş : 54

Demokratlara Büyük Bir Hakikatı İhtar: (Üç Büyük Zararlı Cereyan) Empty
MesajKonu: Demokratlara Büyük Bir Hakikatı İhtar: (Üç Büyük Zararlı Cereyan)   Demokratlara Büyük Bir Hakikatı İhtar: (Üç Büyük Zararlı Cereyan) Icon_minitimeC.tesi Ocak 24, 2009 7:10 pm

Şimdi Kur’ân, İslâmiyet ve bu vatan zararına üç cereyan var:

“Birincisi: Komünist, dinsizlik cereyanı. Bu cereyan, yüzde otuz, kırk adama zarar verebilir.

“İkincisi: Eskiden beri müstemlekâtların Türklerle alâka­larını kesmek için, Türkiye dâiresinde dinsizliği neşretmek için, “ifsad komitesi” namında bir komite. Bu da yüzde on, yirmi adamı bozabilir.

“Üçüncüsü: Garplılaşmak ve Hıristiyanlara benzemek ve bir nevi Purotluk mezhebini İslâmlar içinde yerleştirmeye çalı­şan ve dinde hissesi olmayan bir kısım siyasîler heyetidir. Bu cereyan yüzde, belki binde birisini Kur’ân ve İslâmiyet aley­hine çevirebilir. Biz Kur’ân hizmetkârları ve Nurcular, evvelki iki cereyana karşı daima Kur’ân hakikatlerini muhafazaya ça­lışmışız. Mümkün olduğu kadar dünyaya ve siyasete bakma­maya mesleğimiz bizi mecbur ediyormuş. Şimdi mecburiyetle bakmaya lüzum oldu, gördük ki; Demokratlar, evvelki iki müthiş cereyana karşı bize (Nurculara) yardımcı hükmünde olabilirler. Hem onların dindar kısmı daima o iki dehşetli cere­yana mesleklerince muarızdırlar. Yalnız dinde hissesi az olan bir kısım, garplılaşmak ve garplılara tam benzemek mesleğini takip edenler ise, üçüncü cereyana bir yardım ediyorlar. Ma­dem o cereyan yüzde ancak birisini, belki binden birisini Purotlar ve Hıristiyan gibi yapmaya çevirebilirler. Çünkü, İn­giliz iki yüz sene zarfında tahakküm ettiği iki yüz milyon İslâmdan iki yüz adamı Purutluğa çevirememiş ve çeviremez. Hem hiçbir tarihte bir İslâm, Hıristiyan olduğunu ve kanaatle başka bir dini İslâmiyete tercih etmiş olduğu işitilmediğinden; iktidar partisinde bulunan az bir kısım, dinin zararına siyaset namıyla üçüncü cereyana yardım etse de, madem o Demokrat Partisi meslek itibarıyla öteki iki cereyan-ı azîmenin durma­sında ve def’ etmesinde mecburî vazifeleri olmasından, bu va­tana ve İslâmiyete büyük bir faydası dokunabilir. Bu cihetten biz, Demokratları iktidar yerinde muhafaza etmeye Kur’ân menfaatine kendimizi mecbur biliyoruz...” [24]

Demokratlara bir ders olarak yazılmış pek mühim bu mek-tupta “Purutluk Cereyan”ını diğer iki müthiş cereyana göre az zararlı göstermesinin sırrı; o günkü Demokrat Parti ve iktidarı içinde bir grup mason ve batıcı zihniyet taşıyan insanların var­lığından söz ediliyor olmasıydı. Bu gruptan zamanın basını, özellikle muhalif basın söz etmekteydi. Demokrat Partinin de, CHP gibi dine muarız bir parti olduğu imajını vermeye çalışa­rak yıpratmaya ve halk nazarında düşürmeye çabalayanlar vardı. Hatta CHP bu işi özellikle programlamış takip ediyordu. Mesela 1950 seçimlerinde kendi partilerinde Ankara milletve­kili adayı, Ticani Şeyhi Kemal Pilavoğlu iken, bilahare CHP’liler özellikle İsmet İnönü, adı geçen Pilavoğlu’nun müridlerini kışkırtarak Ankara/Ulus’taki ****** heykelini kırmak ve Meclis’te ezan okutmak gibi tezgahlanmış sinsi planlar yürüttükten sonra, CHP velveleler kopartarak Demok­ratları irtica ile ittiham etme-ye girişmişlerdi. Neticede Tica­nilere mahkemelerce cezalar ve-rildi. CHP’liler bu defa gizli­den gizliye Demokratları din aleyhtarı olarak gösterip propa­gandalar yürütmüşlerdi. İşte Bediüzzaman Hazretleri bu nok­tadan, çevrilen sinsi desiselere ma’ruz kalmış Demokratları ve onlara oylarını veren Müslüman halkı irşad etmek istemişti. Zaten Hazret-i Üstad bu mektubunun alt tara-fında: “... Onlar­dan hayır beklemek değil, belki dehşetli baştaki iki cereyana siyasetlerince muarız oldukları için, onların az bir kısmı dine verdikleri zararı, vücudun parçalanmasına bedel, yalnız bir parmağı kesmek gibi pek cüz’i bir zararla pek külli bir zarar­dan kur-tulmamıza sebeb oluyorlar bildiğimizden, o iktidar partisinin lehinde ehl-i dini yardıma davet ediyoruz.” [25] diye ka­yıtlıdır.

Hazret-i Üstadın şu pek realist görüşü, usulüddin ilminde “def-i şer celb-i hayra müreccahtır” temel prensibini tazammun etmektedir. Yoksa, haşa! –Protestanlığı okşar veya İslamlar içinde tervicini arzu eder değildir. Bundan öyle bir mana çıka­ranlar, ahmak birer divane veya menfi mihraklar canibinden görevlendirilmiş sinsi birer şeytandır. Her ne ise.

Yine aynı manalar etrafında olarak, 1945’lerde Af­yon/Emirdağ’da iken kaleme aldığı bir mektupta şöyle buyur­muştur.

“... Risale-i Nur, bu mübarek vatanın mânevî bir halâskârı olmak cihetiyle, şimdi iki dehşetli mânevî belâyı def etmek için matbuat âlemiyle tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim.

“O dehşetli belâdan birisi: Hıristiyan dinini mağlûp eden ve anarşiliği yetiştiren şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanı bu vatanı mânevî istilâsına karşı, Risale-i Nur Sedd-i Zülkarneyn gibi bir Sedd-i Kur’ânî vazifesini görebilir ve âlem-i İslâmın bu mübarek vatanın ahalisine karşı pek şiddetli itiraz ve ithamlarını izale etmek için mat-buat lisanıyla konuş­mak lâzım gelmiş diye kalbime ihtar edildi.

“Ben dünyanın halini bilmiyorum. Fakat Avrupa’da istilâkârâne hükmeden ve edyan-ı semaviyeye dayanmayan dehşetli cereyanın istilâsına karşı Risale-i Nur hakikatleri bir kale olduğu gibi, âlem-i İslâmın ve Asya kıt’asının hal-i hazır­daki itiraz ve ittihamını izale ve eskideki muhabbet ve uhuv­vetini iade etmeye vesile olan bir mucize-i Kur’âniyedir.” [26]

Evet, üstad-ı azam olan Hazret-i Bediüzzaman hak söylü­yor. Türkiye’nin Müslüman halkının Lozan Muahedeleri şart­larına uyularak, tarihinden, dininden, anane ve İslamî adet ve yaşayışlarından kopartılmak istendiği kapkaranlık günlerde, tek bir dini kitap ve iman ve itikadı takviye eden tek bir eser yayınlanamazken, dini muteber kitaplar, hatta Kur’an-ı Ke­rimler de toplattırılıp yakılırken, yani halkı komünizmin istila­sına müheyya bir hale getirmek için gayretler sarfedilirken, işte o günlerde en ağır sürgün ve esirlik hayatını yaşayan Nur mü­ellifi Üstad Said-i Nursi eserlerini yazmış ve elden ele gizli olarak neşrettirmiştir. Yani manen Lozan’ın sinsi planlarını suya düşürmeye muvaffak olduğu gibi, alem-i İslamın Türkiye hakkında, İngilizlerin propagandasıyla “Türkiye Hıristiyan­laştı!” zanlarını bertaraf edip, “Hayır Türkiye halkı müslümandır ve Müslüman kalacak” hüsn-i zannına Risale-i Nur ile çevirmeye, biiznillah muvaffak olmuştur. Bu mevzuun, “NATO’ya giriş ve İngilizler” bölümünde de detaylıca izahı vardır, az sonra gelecektir.

Ve bunlara ilaveten: İngilizlerin Birinci Cihan Harbi so­nun-da İstanbul’u işgal ettikleri günlerde, onun Protestan olan Angli-kan Kilisesinin baş papazı, Şeyhülislamlıktan istihzalı dört sual-lerine otuz bin kelime ile bir cevap istediğinde, Şey­hülislam Bediüzzaman’a müracaatla karşı bir cevap vermesini rica etmiş, Hazret-i Bediüzzaman: “Şimdiki vaziyetimizde, İn­giliz’in bizi işgal, Boğazdaki toplarımızı tahrip etmiş olduğu bir hengamda, papazının mağrurane suallerine cevap vermek değil, onun yüzüne bir tükürükle cevap vermek lazımdır” de­miştir. Fakat yine o günlerde yayınladığı Rumûz isimli ese­rinde bir cevap yazıp herkese meccanen dağıtmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://bebeklinursitesi.hareketforum.com
 
Demokratlara Büyük Bir Hakikatı İhtar: (Üç Büyük Zararlı Cereyan)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İmanda ne kadar büyük bir saadet ve nimet ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahat bulunduğunu anlamak istersen
» Meleklerin nezaretleri ve en büyük nazırları..
» Allah kendisinden büyük bir varlık yaratabilir mi?
» AHİRZAMNIN EN BÜYÜK İMTİHAN VESİLESİ "KADINLAR"

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BeBeKLi NuR SiTeSi :: Risale-i Nur :: Sözler'in Diliyle-
Buraya geçin:  
nursungurnur@hotmail.com
Powered by phpBB © phpBB Group
Copyright © 2007 By Admin Tomurcuk & Administrator
©PhPBB
Bedava forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar